25 Şubat 2013 Pazartesi

Rüzgar yerli türbini döndürecek


Yenilenebilir kaynakların ekonomiye kazandırılması çabasına katılan OSTİM'li girişimciler, geliştirdikleri 500 KW'lık rüzgar türbininde mutlu sona yaklaştı. Milli Rüzgar Enerji Sistemleri Geliştirilmesi ve Prototip Türbin Üretimi (MİLRES) Projesi kapsamında üretilecek türbin bu yılın sonunda elektrik üretmeye başlayacak.
Petrol ve doğalgaz kaynaklarının hızlı bir şekilde tükenmesi, alternatif enerji kaynaklarını gündeme taşırken alternatif enerji kaynaklarının başında rüzgar enerjisi geliyor.

OSTİM Teknoloji AŞ Yönetim Kurulu Başkanı Doç. Dr. Sedat Çelikdoğan, AA Muhabirine yaptığı açıklamada yenilenebilir enerji kaynaklarının Türkiye'de oldukça iyi durumda olduğunu belirterek rüzgar gücünden faydalanmak adına MİLRES Projesi'ni geliştirdiklerini söyledi.

MİLRES Projesi'ni 500 ve 2500 KW'lık iki türbin olmak üzere hazırladıklarını anlatan Çelikdoğan, TÜBİTAK'ın ilk etapta 500 KW'lık türbinin üretimini desteklediğini bildirdi. Proje tasarımının bitirilerek türbin parçalarının üretilmeye başlandığını dile getiren Çelikdoğan, türbini yüzde 100 yerli üretmeyi planladıklarını ifade etti.

''YENİ BİR YAN SANAYİ OLUŞUYOR''

Yerli türbini tamamlayarak bu yılın sonunda kuracaklarını söyleyen Çelikdoğan, şunları kaydetti:

''Her bir ürün için Türkiye'de sanayimizi kuruyoruz. Bir yan sanayi oluşturuyoruz. Mesela dişli kutusunu ve şaftı üretecek firma belli oldu. Firmaların yerli olmasını tercih ediyoruz. Kanadın tasarımı bitti ve imalata verildi. 2 metre boyunda olan rulman Türkiye'de yok. Sadece onu dışarıdan alacağız. Türbini bu yılın sonunda tamamlayıp İstanbul Terkos'ta kuracağız.''


TÜRKİYE'DEKİ RÜZGAR POTANSİYELİ VE KURULU GÜÇ

Rüzgar Enerjisi Potansiyeli Atlası'na göre, Türkiye'de 48 bin MW düzeyinde teorik rüzgar enerjisi potansiyeli bulunuyor. Bu potansiyelin 38 bin MW'ı karasal bölgelerde, 10 bin MW'ı da deniz üzerinde yer alıyor.

Santrallerde üretilen elektriğin fazlasını da şebekeye vermek suretiyle satmak mümkün. Mevcut elektrik şebeke altyapısı dikkate alındığında ise elektrik şebekesine bağlanabilir rüzgar enerjisi potansiyeli 10 bin MW olarak hesaplanıyor.

Türkiye'de bugün yaklaşık 2 bin MW'lık kurulu rüzgar santrali bulunuyor. Bu kurulu gücün önümüzdeki 10 yıl içinde 20 bin MW'a kadar çıkması bekleniyor.

Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi Enerji Raporu 2012'ye göre, Türkiye'de 2006 yılına kadar rüzgardan elektrik üretimi durağan ve düşük seviyelerde iken son beş yılda kurulu güçte büyük artış yaşandı. 2006 yılında 20,1 MW olan kurulu rüzgar santrali, 2011 yılında 1.805 MW'a kadar çıktı.

Türkiye kümülatif rüzgar kurulu gücüYıllar 1999 2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011
Kurulu Güç (MW) 8,7 18,9 18,9 18,9 20,1 20,1 20,1 65 207 333 801 1329 1805


DÜNYADA RÜZGAR ENERJİSİ

Dünya rüzgar enerjisi pazarına bakıldığında da kurulu gücün önemli ölçüde arttığı görülüyor. Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi Enerji Raporu 2012'ye göre, 2011 yılı sonu itibariyle dünyadaki kurulu rüzgar enerjisi gücünün 239 bin MW seviyesine ulaştığı görülüyor.



http://www.sabah.com.tr/Ekonomi/2013/02/21/ruzgar-yerli-turbini-dondurecek

Balıkesir'de 2. Küçük Sanayi Sitesi Kurulması Çalışmaları


Balıkesir Organize Sanayi Bölgesi'ne yakın bir alanda Küçük Sanayi Sitesi kurulması yolunda ilk adım atıldı.

Balıkesir Organize Sanayi Bölgesi'ne yakın bir alanda Küçük Sanayi Sitesi kurulması yolunda ilk adım atıldı.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Balıkesir Milletvekili A. Edip Uğur, gazetecilere yaptığı açıklamada, halen Bursa yolunda faaliyet gösteren Küçük Sanayi Sitesi'nin yer seçimindeki yanlışlığa dikkati çekerek, şunları kaydetti:
"Zamanında bir yanlışlık yapılmış. Organize Sanayi ile Küçük Sanayi Sitesi'nin yerleri farklı yerlerde. Halbu ki, bunların yan yana olması gerekir. Küçük Sanayi Sitesi, Osb'deki fabrikaların yardımcısı. Osb'deki sanayicinin bir torna işi oluyor, rulman, kayış isteniyor, Küçük Sanayi Sitesi'ne geliniyor. Balıkesir'in yeni bir küçük sanayi sitesine ihtiyacı daha var. Bunu mutlaka Osb ile irtibatlı yakın olması lazım. Bunu Balıkesir'de gerçekleştirmemiz gerekiyor. Bunun için de çaba göstereceğiz."
Muhabir: Ramazan Demir
Yayıncı: Zafer Akpınar - BALIKESİR

http://www.haberler.com/balikesir-de-2-kucuk-sanayi-sitesi-kurulmasi-4365440-haberi/

21 Şubat 2013 Perşembe

Japon kökenli global bir şirket NSK BEARİNG

NSK firması ve Türkiye’deki rulman sektörü üzerine bir söyleşi gerçekleştirdiğimiz NSK’nın Türkiye ve Ortadoğu’dan Sorumlu Genel Müdürü Paul Cranston, “Gelişmiş ekonomisi ve sanayileşmeye devam eden bir ülke olması dolayısıyla Türkiye’de rulmanlara olan talep hergeçen gün daha da artmaktadır” dedi. En olumsuz koşullarda bile, NSK rulmanlarının son derece güvenilir, verimli ve çevre dostu bir performans sunduğunu söyleyen Paul Cranston sorularımızı yanıtladı.


Firmanızın  kuruluşu ve gelişiminden biraz bahseder misiniz?
NSK, rulmanlar ve lineer sistemlerde dünyanın önde gelen üreticilerinden biridir. Başarı öyküsü 1916’daki şirket kuruluşundan başlamaktadır ve ilk Japon rulman üreticisi olmanın gururunu yaşamaktadır. Başlarda yalnızca rulmanlar üzerinde çalışmalarını sürdürürken, 1950 yılında şirket vidalı miller ve lineer kılavuzlar pazarına da girmiştir. 1963 yılında, ilk Avrupa satış ofisini Almanya’nın Düseldorf kentinde kurmuş, 1990 yılında ise İngiltere’nin Newark kentinde, ünlü Avrupalı rulman üreticisi olan UPI grubunu satın alarak, rulman markası olan RHP markasını bünyesine katmıştır. NSK, RHP markası ile yüksek hassasiyetli rulmanlar ve Self-Lube® serisi rulman üniteleri segmentinde dünyada lider konumundadır. NSK Türkiye satış ofisimiz ise 1997 yılında kurulmuş ve kuruluşundan bugüne sürekli büyüyen bir ofis olma özelliğini korumuştur.
Genel olarak, NSK’yı tanımlamak gerekirse; “Yerel tüketicilere birebir ulaşabilen Japon kökenli global bir şirket” diyebiliriz. Japon şirketleri yüksek ölçüde kalite, imalat ve AR-GE gücüne sahiptir, köklerimizin oradan gelmesi bize bu konuda avantaj sağlamaktadır. Bugün, 1 mm’lik rulmanlardan 4 tonluk dev makina rulmanlarına kadar geniş ürün yelpazemiz sayesinde müşterilerimizin her türlü ihtiyacını karşılayabiliyoruz.
Firma olarak şu anda kendinizi sektörün neresinde konumlandırıyorsunuz?
NSK’nın ürün ve çözümlerini en zorlu koşullarda bile, hareketin olduğu hemen heryerde görebilirsiniz. Örneğin, yüksek hassasiyetli makaralı ve bilyalı rulmanlarımız rüzgar türbinlerinde ve takım tezgahlarında hızla dönerken, otomotiv ürünlerimiz büyük otomobil üreticilerinin araçlarında, lineer sistemlerimiz ise üretim hatlarında hiç durmadan çalışmaktadır. Uygulama alanlarına göre daha da detaylandırmak gerekirse, demir-çelik işlemlerindeki çok zorlu çalışma koşullarında, kağıt endüstrisinde olduğu gibi sıcak, soğuk ortamlarda, sıcaklık ve nemin hakim olduğu yiyecek ve içecek endüstri makinalarında, elektrikli süpürgeler, çamaşır makinaları veya küçük ev aletlerinde, hatta tıbbi cihazlardaki minyatür elektrikli motorlarda olmak üzere, kullanılan makinaların ya da cihazların daha sessiz, daha güvenilir ve daha ekonomik olması beklendiğinde, rulmanlarımızın bu ihtiyaçları karşılıyor olması gerekir. Son yıllarda, müşterilerimizin, NSK ile yaptıkları işbirliğinden elde edebilecekleri faydaları genişletmek adına servis ve uygulamalara yönelik çözümler de sunuyoruz.  Kaynaklarımız olan işgücü, fabrika ve teknik merkezlerimizi doğru yerlere kanalize ederek daha hızlı ve profesyonel bir şekilde müşterilerimizin yerel ihtiyaçlarını karşılamayı amaçlıyoruz.
Ürün gamınızdan biraz bahsedelim isterseniz?
Ürün yelpazemiz arasında bilyalı ve makaralı rulmanlar, rulman üniteleri, lineer kılavuzlar, vidalı miller, tekerlek poyraları ve direksiyon kolonları  bulunmaktadır. Rulman tiplerimiz ise sabit  bilyalı, eğik bilyalı, oynak bilyalı ve makaralı, eksenel bilyalı ve makaralı, silindirik makaralı, konik makaralı ve iğneli rulmanlar olmakla birlikte, müşterilerimize ürün eğitimleri, uygulama mühendisliği, karlılık geliştirme programları, online hizmetler ve teknik araçlar ile ilgili hizmetleri de sunmaktayız.
En olumsuz koşullarda bile, NSK rulmanları son derece güvenilir, verimli ve çevre dostu bir performans sunmaktadır. Ürünlerimiz üzerinde gerçekleştirdiğimiz testler, rulmanların aslında “gerçek hayatta” hiçbir zaman dayanmak zorunda olmadıkları strese maruz bırakılarak yapılır. Ayrıca, kapsamlı bir Varlık Geliştirme Programı olan AIP sayesinde, kullanıcıya katma değer yaratan çok çeşitli başka hizmetler de sunmaktayız.
En çok talep gören ürününüz hangisi ?
Satılan adet ve satış değerlerine bakıldığında en fazla talep gören ürünlerimiz sabit bilyalı rulmanlarımızdır. Çünkü, özellikleri sebebi ile çok çeşitli yükleri ve hızları destekleyebilirlerken, aynı zamanda keçe, kapak ve önceden yağlanmış olma özellikleri ile de tedarik edilebilmektedirler. Dolayısıyla bu durum bu tip rulmanları, birçok uygulama için uygun maliyetli bir çözüm haline getirmektedir. Dünyanın en büyük rulman üreticisi olarak NSK, diğer rulman üreticilerinin ürün yelpazelerinden farklı olarak, çok daha fazla özel olarak tasarlanmış ısmarlama rulmanlar, gelişmiş sızdırmazlık ve yağlama teknolojisi sunmaktadır. Kısacası, global anlamda sahip olduğumuz deneyim ile yerel müşterilerimizin en iyi çözümü elde etmelerini sağlıyoruz.

Ayrıca, NSK olarak tüm ürün yelpazemiz içinde, en çok talep edilen ürünlerin, performans, fiyat ve güvenilirlik açısından müşterilerimizin beklentilerini en iyi karşılayan ürünler olduğunun da bilincindeyiz. Çoğu zaman, belirli bir uygulama için birçok ürün seçeneği vardır, bu yüzden üretici olarak veya markamızın yetkili satıcı ağı ile en iyi tavsiye ve çözümü rekabetçi bir fiyatla verdiğimizden emin olmaya çalışıyoruz.
Bulunduğunuz sektörde;   Türkiye dünyanın neresinde?  

NSK, Japonya`da 1’inci, dünyada ise ilk 3’üncü sırada yeralan bir rulman üreticisidir. Türk rulman pazarında ise, pazar payını hızla büyüten bir marka olarak tanınmaktadır. Gelişmiş ekonomisi ve sanayileşmeye devam eden bir ülke olması dolayısıyla Türkiye’de rulmanlara olan talep hergeçen gün daha da artmaktadır. Türk şirketlerinin rekabetçi fiyat, kalite ve ürün özelliklerini iyi harmanlayarak birçok ülkeye ihracat yapıyor olması önemlidir. Sağlam ülke ekonomisi ile birlikte, Türk imalat sanayi de genişlemekte ve birçok yeni girişimcinin ortaya çıkmasına olanak vermektedir. Bu tabloya, NSK tarafından baktığımızda, ortaya çıkan durumun rulman piyasasını güçlü ve kalıcı bir şekilde genişlettiğini gözlemleyebiliyoruz. Artık herkes, yenilikçi ürünler, hizmetler ve artan rekabet ortamında, kendilerine destek olabilecek tedarikçileri tercih ediyor. Türkiye’nin özellikle sözde gelişmiş ülkelerdeki yavaş büyüme dikkate alındığında, küresel anlamda giderek daha önemli bir pazar haline geldiğini söyleyebiliriz.
Firma olarak yurtiçi ve yurtdışında çalıştığınız bölgeler hangileri?
NSK olarak, 60’a yakın ülkeyi dört ana bölgeye göre ayırarak varlığımızı kategorize ediyoruz. Kurumsal yapımız bu dört bölgede yapı olarak aynı. Herbir bölge Endüstriyel, Otomotiv ve Direksiyon Sistemleri olmak üzere üç temel endüstri üzerinde çalışıyor. Türkiye’deki organizasyonumuz Endüstriyel işbirimine bağlı olarak çalışıyor. Tüm  dünyada 111’den fazla satış ofisi ve 59 üretim tesisi ile küresel bir şirket olmanın gururunu yaşıyoruz. NSK Türkiye olarak, mevcut ve potansiyel müşterilerimiz ile bir çözüm ortaklığı kurup “toplam kalitede 1 numara” olabilme felsefemizi yansıtabilmek adına yetkili distribütör ve yetkili bayi ağımız ile birlikte tüm Türkiye’yi ve tüm sektörleri içine alacak şekilde, kullanıcıların NSK ürünlerine kolayca ve güvenilir bir şekilde ulaşmalarını garanti ediyoruz. Genel olarak NSK, araştırma ve geliştirme faaliyetlerine ağırlık vererek en iyi ve en gelişmiş ürünlerini kullanıcılarına sunuyor ve böylece kendi pazarlarında rekabetçi olabilmelerine destek oluyor. Ve elbette, belirtmeden edemeyeceğim sürdürülebilirlik, çalışmalarımızdaki önemli faktörlerden biri olarak öne çıkıyor.
Son olarak söylemek istediklerinizi alalım?
Her ne kadar, 2012 yılının belirsizlik hali bu yılın başlarında etkili olmuşta olsa, yine de 2013 yılının çok ilginç bir yıl olacağını düşünüyoruz. Bir taraftan, büyüme hedeflerimizi gerçekleştirmek için çalışmaya devam ederken, diğer yandan yetkili satıcı ağımızı daha da genişletmek ve farklı endüstrilerdeki firmalara ürünlerimizi tanıtmak üzerine de yoğunlaşacağız. Amacımız, küresel pazardaki yerimiz ile örtüşecek şekilde Türkiye`deki marka bilinirliğimizi artırmak ve pazar payımızı daha da büyütmek olacak. Bu nedenle, müşteri ihtiyaçlarını daha iyi anlamak ve karşılamak için daha fazla çalışacağız. Kısacası bizim için zorlu, ama bir o kadar da ilginç bir yıl olacak, ve biz bunun için hazırız.
                                      

http://www.haberortak.com/Haber/Soylesi/21022013/Japon-kokenli-global-bir-sirket.php

20 Şubat 2013 Çarşamba

Rulmanın her zaman bir pazarı var

Silkar Endaş Pazarlama Müdürü Erçin Değirmen ile rulman sektörü ve sorunları üzerine bir sohbet gerçekleştirdik. Değirmen görüşmemizde, “Bizim herkes müşterimiz. Rulmansız hiçbir fabrika çalışmayacağı ve otomotiv hareket edemeyeceği gibi herkesin evinde 15-20 rulman dönüyor. Rulmanın her zaman bir pazarı var” dedi. Tüketici, ürününün arkasında duran, sektörde yer edinmiş firmaları tercih ederse merdivenaltı üretim sorununun kendiliğinden çözüleceğini söyleyen Erçin Değirmen sorularımızı yanıtladı.
Rulman sektöründe elli yılı geride bırakan Silkar Endaş’ı bir de sizden dinleyelim?
Silkar’la başlayıp Endaş’la devam eden bir süreçte; rulman sektöründe lider konumda olan firmalardan birisi oluğumuzu söyleyebiliriz. Türkiye geneline yayılmış yetmiş bayi ile satışımızı organize ediyoruz. Yalnızca FAG değil; İNA ve HBR rulmanlarının Türkiye distribütörlüğün yanı sıra; endüstriyel ekipmanları da Türkiye’ye getiriyoruz. Keçe, kayış, zincir gibi…Sektörde öncü konumumuzu  sürdürüyoruz.

Dünyanın gelişmiş ülkeleriyle karşılaştırdığınızda, Türkiye rulman sektöründe dünyanın neresinde?
Türkiye rulman sektöründe sürekli gelişen bir ülke konumunda. Biz ağırlıklı olarak Alman ürünlerini ülkeye getirdiğimiz için onlarla fikir alışverişimiz daha yoğun. Almanlar da Türkiye’deki gelişmeden umutlu. Türkiye’deki pazar artışını dikkatle izliyorlar.  Dünyayla karşılaştırdığımızda iyi bir yolda olduğumuzu söyleyebiliriz. 

Araştırma gerçekleştirdiğimizde gördük ki; birçok firma piyasadaki ‘merdiven altı’ üretilen ve marka basılan ürünlerden rahatsız. Bu konuda bir çalışma var mı?
Bu tür firmalarla standart rekabet edemiyoruz. Normal bir rekabet ortamı olsa hiç sorun değil.  FAG markasının sahibi Schaeffler  Grubu bir süre önce bu tarz üretim yapan işletmelere baskınlar düzenletti. Ancak çok verimli olmadı. Sonuç almak zor oluyor ve zaman alıyor. Açıkça söylemek gerekirse biz bu konuda sonuç  alındığını düşünmüyoruz. Zaman kaybı yaşıyoruz. Onun için kendi işlerimize yoğunlaşmanın daha yararlı olacağını düşünüyoruz. Bu sorunun çözümünün tüketicinin bilinçlenmesinden geçtiğini biliyoruz. Tüketici, ürününün arkasında duran, sektörde yer edinmiş firmaları tercih ederse sorun kendiliğinden çözülür diye düşünüyorum. Biz tüketiciyi sürekli bilinçlendirmek için seminerler düzenliyoruz. Tüketicilerimizin güvenilir kaynaklardan ürünler almaları için çalışıyoruz. 

Geçtiğimiz yılı değerlendirdiğinizde; bu yıl rulman sektöründe nasıl bir tablo görüyorsunuz?
Geçtiğimiz yıl bizim sektörde tam anlamıyla karmaşa içinde geçti diyebiliriz. Ancak rulman hemen hemen tüm sektörlerde kullanılan bir ürün olduğu için, bir sektör gerilese bile diğer sektör atak yapabiliyor. Bizim herkes müşterimiz. Herkesin evinde 15-20 rulman dönüyor. Rulmanın her zaman bir pazarı var. Yukarıda bahsettiğimiz sorunlar çözülürse sektörel anlamda düzgün çalışan firmaların sıkıntı yaşayacağını zannetmiyorum. 

Avrupa’nın krizi Türkiye’yi ve rulman sektörünü etkiledi mi?
Türkiye’de rulman üretimi çok sınırlı bu konuda dışa bağımlı durumdayız. Aslında Avrupa’nın krizi bizi hem etkiledi hem etkilemedi diyebilirim. Krize rağmen yeni kurulan firmalar oldu. Bunları bazen biz sırtımızda taşıdık. Bazen onlar bizi sırtında taşıdı ve şu andaki duruma geldik. Ancak Avrupa’nın krizi bizi ödemeler konusunda çok etkiledi. Ürün verdiğimiz bir çok firma  ödeme konusunda gecikmeler yaşadı. Biz bu konuda biraz esnek davrandık ve sorunu bu şekilde aşmaya çalıştık. Türkiye’de gerektiğinden fazla ithalatta söz konusu. Arz fazlası olduğunu söyleyebiliriz. Tüm bunlara karşın bir şekilde piyasa dönüyor ve kapatan çok firma görmüyoruz. 

Silkar Endaş olarak Türkiye’de nasıl bir pazarlama ağı oluşturdunuz?
Yukarıda da söylediğim gibi Türkiye genelinde yetmişin üzerinde bayimiz bulunuyor. Genel rulman satışımızı bayiler üzerinden gerçekleştiriyoruz. Distribütörlerimizi sürekli destekliyoruz. Ayrıca büyük holdinglerle ihale usulü direkt olarak da çalışıyoruz. Bayilerimizin karşılayamayacağı sayıda rulman taleplerinde fiyat teklifi veriyoruz ve bu şekilde satışımızı gerçekleştiriyoruz. 

Bizim sorularımız bitti. Sizin son olarak söylemek istedikleriniz neler?
Silkar Endaş yalnızca ticaret yapan bir kurum değil aynı zamanda bilimsel gelişim ve kalkınmaya büyük önem veren bir kurum.  Çıkardığımız cep katalogunu Makine mühendisliği okuyan öğrencilerimize  ücretsiz dağıtıyoruz. 12. Baskısı yapılan katalog; 200 bin civarında dağıtıldı. Bu katalogda rulman hakkında teknik tüm bilgileri de bulabilirsiniz. Ayrıca rulman konusunda seminerler veriyoruz. Eğitime ve bilime çok önem veriyoruz. Sektöre de Silkar Endaş olarak yenilikler getirdik ve getirmeye devam ediyoruz. 

Elçin Değirmen Makine Yüksek Mühendisi ve 1985 Yılında  Silkar Endaş’da pazarlama mühendisi olarak göreve başladı. Bu dönem ‘Türkiye’de pazarlama mühendisine gerek var mı, yok mu ?’ tartışmalarının olduğu bir dönemdi. Alman FAG Firmasının da isteğiyle pazarlama mühendisi olarak göreve başladı. Bu  süreçte pazarlama mühendisine tüm firmaların ihtiyacı olduğu kanıtlandı ve diğer firmalar Silkar Endaş’ı takip etti. Şu anda Silkar Endaş Pazarlama Müdürü olarak görev yapıyor. 


http://www.haberortak.com/Haber/Soylesi/20022013/Rulmanin-her-zaman-bir-pazari-var.php

Miktarı az değeri yüksek rulmanlar

Das Lager Satış ve Pazarlama Müdürü Metin Kartal ile Das Lager ve Türkiye’de genel anlamıyla rulman sektörü üzerine bir görüşme gerçekleştirdik. Kartal; “2012 yılını Das Lager için başlangıç yılı olarak gördük ve Avrupa’dan başlayarak, Dünya’ya yayılmayı hedefledik” dedi.
 Das Lager’in üretime geçirecekleri yeni fabrikada şu an için başta otomotiv sektörü olmak üzere, rüzgar enerjisi, çelik endüstrisi ve demiryolu rulman üretimi yapacaklarını söyleyen Metin Kartal, "Tamamen özel tezgahlarda miktarı az, değeri yüksek ve sadece o uygulamaya esas olan rulmanlar üreteceğiz" dedi.
Das Lager Germany hakkında biraz daha geniş bilgi alabilir miyiz? Türkiye`deki yatırım ne gibi katkılar sağlayacak? 

Das Lager markası, Harun Adıgüzel’in sektördeki 30 yıllık bilgi birikimini kendi know how `larını kullanarak oluşturduğu bir markadır.  Almanya’nın Düesseldorf şehrinde kurulmuştur. Burada üretimin yanı sıra tornalanmış, ısıl işlemleri yapılmış bilezikleri alıp taşlamasını süper finishini ve montajını yapıyoruz. Dolayısıyla part media`yı oluşturan bir yapıyı Almanya’da yapıyoruz. Bunlarda 3. ve 4. jenerasyon  elektronik frenli, kendi içinde endüksiyon frenli son model otomotivlerde kullanılan rulmanları üretiyoruz. Bunları hem rulman olarak hem de kit olarak üretiyoruz. Araç servise gidince, rulman, keçe, kayış, somun, civata vs. ile tam olarak bir kutuda hazırlanmış Das Lager kitini usta alıp hemen araca monte edebilecek. Bütün bu aksesuarlar firmamızın garantisi ve güvenliği ile nihai kullanıcıya sunulacaktır. Bu hizmet ve vermiş olduğumuz garanti de müşterilerimizin memnuniyetini kazanmaktadır. Amacımız memnuniyeti sürekli kılmaktır.
Das Lager’in standart markaların dışında, uygulamaya dönük rulmanlar üretmesini istedik. Çünkü bizim bundan sonraki yatırımlarımız standart bir rulman yatırımı olmayacak. Das Lager’de standart rulmanlar üretmeyeceğiz. Tamamen özel tezgahlarda miktarı az, değeri yüksek ve sadece o uygulamaya esas olan rulmanlar üreteceğiz. Dolayısıyla şu anki rulman üreticilerinin dışında tamamen farklı bir iş yapıyoruz. Dünya’da bu şekilde üretim yapan üç ya da dört firma var. Amerika, İtalya dışında belki de üçüncü veya dördüncüsü biz olacağız. Bizim yaptığımız rulmanlar tamamen özel isteğe ve özel uygulamalara ait rulman üretmek.
Das Lager’in üretmiş olduğu ürünler Türkiye’de çok yüksek fiyatlarla ithal ediliyor. İthal edildiği için de hem döviz gidiyor hem de cari açığı artırıyor. Ama biz bunu Türkiye’de ürettiğimiz takdirde büyük bir cari açığı kapatmış olacağız. Özellikle rüzgar enerjisi rulmanları bizim ilgi alanımız olacak. Üreteceğimiz rulmanların bir kısmı bu alana dönük olacak. Bir kısmı elektrik akımını geçirmeyen standart rulmanlar dışında demiryolu rulmanları olacak. Çelik endüstrisi için üreteceğimiz dört sıralı zenzemir rulmanı denilen ve dünyada yeni üretilmeye başlanan bir rulman üretimi yapacağız. Standart rulman üretimleri dışında tamamen özel üretimler yapacağız. Kendi dizaynını tasarlayıp üretim yapan, miktarı az olup pahada fazla olan ve tamamen özel üretim rulmanlar üreteceğiz. Seri üretimimiz olmayacak.

Tesisin ne zaman açılması ve üretime başlaması planlanıyor?
2013 yılı Mayıs ayı itibariyle test üretimine başlanması planlanıyor.
İlk etapta ne kadarlık bir üretim planlıyorsunuz? Hedeflediğiniz satış rakamları nelerdir?  
Das Lager üretimin ilk aşamasında sadece otomotiv rulmanları üretmeyi hedeflemiştir. Dolayısıyla 2012 yılını Das Lager için başlangıç yılı olarak gördük ve Avrupa’dan başlayarak, Dünya’ya yayılmayı hedefledik. 2013 yılında ise 6 milyon € ciro hedefliyoruz. Şu an için 5 yıllık bir planımız var. Ciromuzda her yıl artarak devam edecek.

Firmaların isteğine ve ihtiyaçlarına uygun rulman üretimi yapacağınızdan bahsetmişsiniz. Bunun için gerçekleştireceğiniz teknoloji yatırımından bahseder misiniz?
Biz özel üretim rulmanlar yapacağız. Dolayısıyla standart üretim yapmayacağız. Çok çeşitli ve standart üretim konusundan kaçıyoruz. Fakat özel üretim konusunda uygulamalar arttıkça çeşitlilik artacak. Ama şu an için başta otomotiv sektörü olmak üzere, rüzgar enerjisi, çelik endüstrisi ve demiryolu rulman üretimi yapacağız. Das Lager’in standart markaların dışında, uygulamaya dönük rulmanlar üretmesini planladık.
Fabrikada yapılacak olan yenileme ve planlı bakım uygulamalarından bahseder misiniz? Türkiye`de ilk olan bu uygulamanın sektöre faydaları nelerdir?Türkiye’de gerçekleştirmeyi planladığımız ve şu anda kimsenin yapmadığı çözüm ortaklığı fabrikasını da müşterilerimizin emrine sunacağız. Rulmanları periyodik bakımlarını düzenli olarak yapacağız ve  rulmanların demontajı, bakımı, yenileştirilmesi ve tekrar montajı konularında ilk sertifikalı hizmeti sunan işletme olacağız. Avrupa’da, yenileme ve bakım özel olarak  belge gerektirmektedir ve bu belgeye sahip olmayanlar bu bakımı ve yenilemeyi yapamazlar. Ülkemize de bunu yerleştirmek ve özellikle, demiryolu, enerji sektöründe bu sistemi hizmete açacağız. Böylece ülkeye çok büyük bir tasarruf sağlayacağız. Yani özel ürünler üretmenin yanında, bakım ve yenileme hizmeti de çok büyük yer tutacaktır.
Das Lager, ürünlerinin ve hizmetlerinin hepsi Türkiye`de verilebilecek mi? Avrupa, Amerika ve Uzak Doğu ülkelerine ihracat yapacağınızı aktarmışsınız. Bu bölgelere yönelik ihracat, örneğin Uzak Doğu için sadece Türkiye`den mi gerçekleşecek?
Öncelikli olarak otomotiv sektörü başta olmak üzere, rüzgar enerjisi, çelik endüstrisi ve demiryolu rulman üretimi yapacağız. Türkiye’deki üretimimiz ilk etapta % 50’si yurt içi piyasaya, % 50’side Amerika, Avrupa orta doğu ve Uzak Doğu ülkelerine ihraç edilecek. Türkiye bu anlamda Almanya dan sonra lojistik üs olacaktır.

http://www.haberortak.com/Haber/Soylesi/20022013/Miktari-az-degeri-yuksek-rulmanlar.php